Boraltan Köprüsü 2021

thumbs b c ca5dc0a20a44f92fb2a564e39ee4a977

Boraltan Köprüsü Olayı – Ağustos 1945

Boraltan Köprüsü Ağustos 1945


İkinci Dünya Savaşı yıllarında,1941 yılının Haziran ayında, Almanya Sovyetler Birliği’ne saldırıp bu ülkeyi işgal etmeye başladığında, Türkiye’nin Sovyetler Birliği ile ilişkileri eski gibi yakın değildi. Aksine, iki ülke arasında önemli anlaşmazlıklar vardı. Daha 1939 yılında Moskova; Türkiye’den boğazların savunulmasında ortaklık kurulmasını, yani boğazlarda Sovyet üssünü talep etmişti bile…

Bazılarının sandığının aksine, bu talep ilk kez 1945 yılında değil, daha savaşın başında yapılmıştı. Elbette Türkiye bu talebi uygun bulmayarak geri çevirmişti. Dahası; Sovyetler Birliği, daha savaşın başında Almanya ile anlaşmış; İngiltere ve Fransa ile askerî bir ittifak imzalayan Türkiye’yi de bu anlaşmadan ayrılarak, kendilerine katılmayı davet etmişti. Bu talep de reddedilmişti. Sovyetler Birliği, bu bakımdan Türkiye’yi şiddetle eleştiriyordu. Boraltan Köprüsü olayı hayla hafızlarda yer ediyor. İlk tanık olan Kişi bile Boraltan Köprüsü olayını silemiyor hafizasından. Boraltan köprüsü olayı belki de dayanamayıp intihar edilecek acı bir olay

Aradan geçen zamandan sonra saldırıya uğrayan Sovyetler Birliği, Almanya ile savaşırken; Türkiye’nin kendisine karşı en azından pasif bir tutumla Almanya’yı desteklediğini ileri sürdü. Bütün savaş yılları boyunca bu iddiasından da vazgeçmedi. Diğer yandan, müttefiklerin Türkiye’yi bir an önce Almanya’ya karşı savaşa girmesi için ısrarlı taleplerinin yanında durdu. Fakat Türkiye savaşa katılmayınca, Türkiye’nin müttefik olarak kabul edilmemesi gerektiğini açıkladı. Bu aşamada da iki ülke arasındaki ilişkiler iyice soğudu.

Bu Yazımızda Okuyun :   Ferit Korhan Kimdir? Nerelidir, Kaç Yaşındadır? 2022

Nihayet savaşın sonlarına doğru Alman ordusu, Sovyet topraklarını terk ederken; savaş sırasında aslında Sovyet vatandaşı olan, fakat bir şekilde Alman ordusu saflarına geçerek onların yanında savaşan pek çok kişinin âkıbeti güçleşti. Bu kişiler, vatana ihanet suçlaması ile karşılaştılar ve yakalandıklarında da idam edildiler.

Bazıları Türkiye’ye kaçabildi. Fakat savaşın galibi olarak Sovyetler Birliği, Türkiye’den bu kişileri geri istedi. İddiası, bu kişilerin savaş suçlusu ve vatana ihanetten mahkûm olan kişiler olduğu yolundaydı.

Bu iddianın gerçek olup olmadığı belirsizdir; fakat o sırada ABD ile İngiltere ve Fransa’yı da yanında bulan Moskova’nın bu talebi; o sırada Birleşmiş Milletler olarak adlandırılan ve Almanya ile Japonya’ya savaş ilan eden bütün ülkelerin gündemini oluşturmaktaydı.

Türkiye de, 1945 yılında savaş ilân etmişti zaten. Dolayısıya o da Birleşmiş Milletler üyesi olmuştu.

Sovyetler Birliği’nin bu talebi Türkiye tarafından yerine getirildi. Aksi halde, o sırada neredeyse aralarında savaş olasılığı bulunan bu iki ülkenin ilişkilerini daha gerginleştirecek bir gelişme söz konusuydu.

Moskova, talebin yerine getirilmemesini, Türkiye’nin Almanya’ya ve Alman ordusuna karşı yeni bir yardımı olarak değerlendiriyordu. Müttefiklerin ağır baskısı söz konusuydu. Bu düşünceler ışığında Türkiye, kendisine sığınan ve suçlu olarak ilân edilen kişileri Sovyetler Birliği’ne iade etti.

Bu Yazımızda Okuyun :   Kağıthane Devlet Hastanesi Ne Zaman Yapıldı? (2023)

Bir an için düşünmek gerekir ki; Türkiye, savaş yıllarında sürekli olarak saldırıya uğrama ihtimali içindeydi. Önce Almanya’nın, ardından da Sovyetler Birliği’nin saldırısına uğramaktan hep çekindi. Nitekim 1945 yılında, daha savaş bitmeden, Moskova, Türkiye’den hem boğazlarda askerî üs ve hem de Doğu Anadolu’da toprak talebinde bulundu. Bu talepleri yerine getirilinceye kadar da Türkiye ile arasında yirmi yıldan bu yana süren dostluk ve saldırmazlık anlaşmasını fesh etti! Savaş adeta kapıda bir görünüme bürünmüştü.

Boraltan köprüsü

Türkiye’nin güvenliğinin sağlanmadığı bir sırada; ABD başta olmak üzere bütün Batılı devletlerin Sovyetler Birliği ile birlikte davrandığı bir dönemde; Türkiye’nin tek başına bir savaşı ve belki de işgali göze alarak, Sovyetler Birliği’nin bu talebine karşı çıkarak, ona yeni bir saldırı gerekçesi vermesi elbette düşünülemezdi.

Bu bakımdan; tarihsel geçmişi ve olayları, oldukları sıradaki tarihsel gerçekliği içinde anlatmak ve anlamaya çalışmak önemlidir. Tarihçilere düşen görev; geçmişi bütün boyutlarıyla ve olabildiğince geniş bir perspektif içinde ele almaktır. Tarihsel geçmişi öğremeye çalışanlar da; bütün bu gelişmelerin içinde alınan kararların doğruluğu ve yanlışlığı konusunda kendi vicdanî kanaatlerini oluştururlar.

Bu Yazımızda Okuyun :   İstem Hukuk Bürosu İsmi Kullanılarak Dolandırıcılık Nedir? 2023

Tarihsel çerçeveyi tam olarak bilmeden ya da geçmişin ayrıntılarına yeteri kadar önem vermeden; geçmişten politik malzeme devşirmeye çalışmak; maalesef politikanın tabiatında bulunmakla birlikte; tarihsel geçmişimizi değerlendirmek isteyecek vicdan sahibi herkesin dikkatini çekmesi gereken bir husustur.

E-bültene Abone Ol Merak etmeyin. Spam yapmayacağız.

İlgili Yazılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.

meritking meritking giriş kingroyal meritking güncel giriş madridbet güncel giriş
grandpashabet grandpashabet giriş cratosroyalbet betwoon
deneme bonusu veren siteler
deneme bonusu veren siteler

Giriş Yap