Fizikte Sevgi Nedir? Ne Anlama Gelmektedir? (2023)

Fizikte Sevgi Nedir? belki de ilk duyduğunuzda biraz tuhaf bir soru gibi gelebilir. Ancak, son yıllarda fizikçilerin bu soruya verdikleri cevaplar oldukça ilginç ve düşündürücüdür.

Sevgi kavramı, genellikle insan ilişkileri ve duygularıyla bağdaştırılır. Ancak, fizikte sevgi farklı bir anlam kazanır ve evrendeki en temel kuvvetlerden birini ifade eder. Peki, fizikte sevgi nedir ve ne anlam ifade eder?

Bu makalede, sevginin fizikteki anlamını ve evrende nasıl etkili olduğunu keşfedeceğiz.

Peki sevgi nedir ve İnsan neden sever?

Terimsel olarak açıklamamız gerekirse. Sevgi beş duyu organımızla hissedemediğimiz soyut bir
duygudur. Sevgi, ilk olarak insanların dünyasında iyileştirici özelliğiyle dikkat çekmiştir. İnsanlara ev
sahipliği yapan dünya kim bilir kaç hastanın sevgiyle tedavi sürecini hızlandırdığına şahitlik etmiştir?
Anlaşılıyor ki sevgi soyut bir duygu olmaktan çok daha fazlası… Belki de bir mucize. Sevgiyle gürleşen
çiçekler, bereketlenen topraklar, uysallaşan hayvanlar…

Sevgi şiirlere konu olan kelimeler ve nicesi. Durum böyle olunca insanoğlu sevgiyi daha yakından incelemek istemiş. Hücrelerde yenileme etkisi yaratan bu duyguya bilimsel yaklaşma ihtiyacı duymuş. Dünyada var olan sevginin fizikteki yeri merak konusu olmuş.

Peki fizikte sevgi nedir? Bilim sevgiyi nasıl açıklar?

Araştırmalar gösteriyor ki seven ve sevilen insanların mutluluk seviyeleri sevilmeyen insanlara göre
çok daha yüksek. Mutluluk hissini uyandıran sevgi kavramı aynı zamanda insan vücudunda seratonin
salgılanmasına sebep olmaktadır. Seratonin; insan üzerinde sakinlik, uyku düzeni ve iştah gibi olumlu
duygular uyandıran bir hormondur. Az salgılanması durumunda depresyon, kaygı bozukluğu ve stres
gibi olumsuz duyguları beraberinde getirmektedir.

Sevgi serotonin hormonu dışında dopamin, oksitosin, endorfin ve testosteron gibi hormonların
salgılanmasına da yol açmaktadır. Dozunda salgılanan bu hormonlar insanların günlük hayatta daha
etkin rol oynamasına sebep olmaktadır. Dikkat dağınıklığından şikâyet eden bir insan ya da sosyal
anksiyetesi yüzünden kendi dünyasına hapsolmuş biri aslında sevgiden ve mutluluktan uzak kalmış
demektir. Tabi ki bu hormonların az salgılanması durumunda ortaya çıkan olumsuzluklar fazla
salgılanması durumunda da ortaya çıkmaktadır.

Örneğin; fazla salgılanan serotonin vurdumduymazlığa ve cinsel isteksizliğe yol açmakta, endorfinin ise hiperaktivite ve ekstrem sporlarda doyum noktasına ulaşamamaya sebep olmaktadır. Sevgiyi her bilim dalı ele alıp incelemek istemiştir. Kimi alanda sevgi soruların cevabını verirken kimi alanda başka soruların da ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Örneğin psikoloji alanında da merak konusu olan sevgi, birçok soruyu cevapsız bırakmıştır. Psikiyatristler bu durumu şöyle açıklamıştır: ‘sevgi kavramının yarattığı etkiyi anlamlandırabilmek için her bireyin farklı bakış açısına sahip olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir.’ Her bireyin farklı olduğunu düşünecek olursak sevginin de birçok tanımı olduğunu ve her birini incelemenin mümkün olmadığını anlayabiliriz. Kısaca sevginin insana yaşamı boyunca eşlik eden vefalı bir duygu olduğunu söyleyebiliriz.

Sevgi gözlerimizi dünyaya ilk açtığımız andan beri bizimle olan görünmez bir örtü… Yeni doğmuş bir bebekle annesinin arasında kurulan o eşsiz bağ sevginin yaşamımızda hayat bulduğu ilk anın tam da kendisi. Doğumumuzdan ölümümüze kadar ev sahipliği yaptığımız en güzel duygu…

Sözün kısası sevebildiğiniz kadar sevin, hayat kısa